Pardus... Özgürlük İçin...
Tunceli'de Koç-Koyun Heykelleri ve Balballar
Avşaroğlu Tarafından 07.03.2012 Tarihinde Eklendi

23 Ocak 2012 21:30 tarihinde Mustafa AKSOY <mustafaaksoy@yahoo.com> yazdı:
 

Tunceli’de Koç-Koyun Heykelleri ve Balballar 
Dr. Mustafa AKSOY
 
Gelenek ve onun önemli temsilcisi olan damgalar-şekiller, tarihin eski sayfalarının yeni yorumlarla hâlihazırda okunması veya tekrar tekrar dile getirilmesidir. Ancak, bu tekrarlar her zaman aynı şekilde olmayıp bazen sosyo-kültürel değişmenin gereği olarak farklı biçimlerde olabilmektedir.
Geleneğin önemli temsilcileri olan etnografya eserlerinden mezar taşları ve halı-kilimler adeta sosyal bilim araştırmalarında en yalın ve en önemli kaynakları meydana getirirler. Çünkü onların yapıcıları halktır. Halk kültürü ise en ez etkileşim sonucu ortaya çıkarlar. Ayrıca halkın geleneği, kültürel dokunun en sık dokunduğu alan olmakla beraber, son derece muhafazakâr bir yapıya da sahiptir. Bundan dolayı bir kültürün en muhafazakâr ve kalıcı unsurlarını doğum, evlilik, ölüm, mezar taşları gibi etnografya eserlerinde görmek mümkündür.
Fakat Türkiye’de sosyal bilimlerle ilgili eserlerde, genellikle gelenek ve geleneğe bağlı olarak yapılan etnografik eserler, resmî olmayan sosyal grupların basit ifâde biçimleri olarak değerlendirilmiştir. Oysa gelenek bir şeyin veya şeylerin yapıla gelmiş, kurumlaşmış örüntüsüdür. Bu sebeple gelenekler, etnografya eserleri ve sosyal zihniyetler, bir sosyo-kültürel yapının adeta sosyal DNA’larıdır. Bu sebeple, etnografya eserleri insanların basit sosyal faaliyetlerinin sonucu olmayıp, sosyal grupların veya milletlerin tarihi vesikalardır.
Tunceli’de 1993, 1997, 2005 ve 2007 olmak üzere kültür sosyoloji konusunda saha araştırmaları yaptım. Bu araştırmalarımdan hareketle Tunceli için şöyle diyebilirim: Tunceli coğrafî özelliğinden dolayı nüfus hareketliliğinin çok az olduğu bir fizikî yapıya sahiptir. Ayrıca Tunceli halkının önemli bir kısmının Alevî inançlı olması da kültürel muhafazakârlık konusunda önemli bir faktördür. Bu ve başka faktörlerden dolayı Tunceli âdete bir açık hava etnografya müzesini çağrıştırmaktadır. Örneğin en otantik mezarları, halı-kilim örneklerini Tunceli merkeziyle ilçelerindeki yerleşim yerlerinde görmek mümkündür.
Bu makalede Tunceli’deki araştırmalarımda beni en çok etkileyen halı-kilimlerdeki damgalar ile balbal, koç-koyun mezar taşları hakkında ki bazı tespitlerimi sunacağım. Tunceli hakkındaki önemli teklifim ise Tunceli merkezinde olmak üzere Dersim coğrafyasını (Tunceli, Elazığ, Bingöl, Erzincan) kuşatacak şekilde bir etnografya müzesinin açılmasıdır. Çünkü Türkiye’deki en önemli tarihî değere sahip etnografya eserleri bir bir yok almaktadır. Örneğin Diyap Ağa’nın eşyaları bir depoda çürümeye terk edilmiş ve Atatürk’le olan fotoğrafının orijinali İl Özel İdaresi’nin demir başında kayıtlı olması gözükmekle beraber yerinde yoktur. Diğer yandan tarihî mezar taşları defineciler ya da başka insanlar tarafından çeşitli şekilde yok edilip, tahrip edilmektedir.
 
 
Tunceli’de Balballar
Balballar konusunda önemli tartışmalardan birisi balbalın tarifi hakkında olup, burada o tartışmalara girmeden balbalların ortaya çıktığı ve yaşadığı kültürel coğrafyadan hareketle Tunceli’deki balballardan söz edeceğim.
Eski Türk tarihi konusundaki uzmanlığıyla dünyaca tanınan Ögel, “Göktürkler umumiyetle mezarlarının üzerine bir heykel koyarlardı. Bu âdet sonradan Bulgarlar ve Kumanlarda da devam etmişti. Mezar üzerine heykel dikme âdetinin mahiyeti henüz daha iyice anlaşılmış değildir. Altay dağlarındaki kurganların hem dikilmiş taşlara ve hem de bunların yanında bazı heykellere rastlamaktayız” diyerek balbalların Altay ve Moğolistan coğrafyasına temas eder. 
 
 Not devamı: Mustafa Aksoy, “Tunceli’de Koç-Koyun Heykelleri ve Balballar”, 2023 Dergisi, Sayı 129 (Zazalar Özel Sayısı), Ocak 2012.

Dr. Mustafa AKSOY
http://www.haberakademi.net
http://www.mustafaaksoy.com


Pardus... Özgürlük İçin...

www.ozanavsaroglu.com
copyright (c) 2010-2011 Tüm Hakları Saklıdır
web tasarım fby
iletişim: efebeytasarim@yahoo.com